"SAKARYA TÜRKÜSÜ"
ÜZERİNE BİR TAHLİL DENEMESİ
İbrahim TÜZER
Türk Milleti'nin bağımsızlığını kazanmasında en önemli dönüm noktalarından birisini teşkil
eden Sakarya Savaşı'nın şiirimize, geniş bir şekilde akseder. Üç hafta geceli gündüzlü çetin bir şekilde devam eden
savaşı ve bu savaşta cansiperane mücadele veren kahraman ordumuzu anlatan pek çok şiir
vardır.
Necip Fazıl'ın 1949 yılında kaleme aldığı Sakarya Türküsü'nün,bu nehir ve savaş etrafında
yazılan şiirler arasında,muhteva bakımından değişik ve önemli bir yeri vardır. Sakarya'yı
konu alan birçok manzumede söz konusu olan savaş, Necip Fazıl'ın bu şiirinde yer almaz.
Onun şiirinde cansiperane çarpışan ordular ve muhteşem başarılar kazanan "Mehmetçik"de
yoktur. Şair, şiirinde bunların yerine birçok sosyal meseleyi ele alır. "Mehmetçik"ten değil de,
onun kaynağını teşkil eden ve şairin işaret ettiği meselelere çözüm getirecek olan Türk
gençliğini söz konusu eder. Sakarya nehri de şiirde bu gençliğin sembolü olarak yer alır.
Necip Fazıl
pek çok şiirinde, dış dünyadan alman bir objeden hareket ederek, iç âleme veya
cemiyetin problemlerine yönelir. Obje, şairi ifade etmek istediği duygu üzerinde duracağı
düşünce ve fikirlere götürecek bir vasıta mahiyetindedir?(1) Sakarya Türküsünde de aynı
özellik görülmektedir. Burada Sakarya Nehri obje olarak karşımıza çıkar.
Şair, evvelâ şiirine vermiş olduğu isim ile dikkatleri çeker. Şiirin başlığında yer alan "Türkü"
kelimesi önemli bir özellik göstermektedir.
Bilindiği üzere türkülerin sosyal yeri çok derin ve önemlidir. Ferdin kendi duyumlarından, toplum duyumlanna, değerlerine ve yaşam
biçimlerine kadar türküler, topyekün söylenen bir ses özelliği taşırlar ve nesilden nesile
aktarılarak dilden dile dolaşırlar. Şair de yazmış olduğu şiirinin tam manası ile anlaşılıp
sevilen, kabullenilen ve hayata geçirilen bir türkü gibi dilden dile dolaşmasını ister.