yorum Ahmet Ormancı
Antisosyal Tekâmül
Dokuz kat yeşil kubbe peygamber basamağı
Kesret içinde vahdet tasavvufun kan bağı
Dev bir tuval üstüne güneş resmi konunca
Sokaklar kara rengi ahenkle soyununca
Dar bedene sığmayan yüzü şifalı güneş
Ölü kenti öpmeye hazırladı kendini
Kentin burnunu sıkıp derin bir nefes aldı
Birikmiş nefesini şehrin ağzından saldı
Yeni canlar kazandı zamanın anneleri
Bayram yerine döndü doğanın haneleri
Renk bağışladı ışık renksiz görüntülere
Ilık dokundu rüzgâr bütün girintilere
Nâzik esintilerin kutsal hobisi vardı
"Selâm!" Söylemek gibi şafağın kan vaktinde
Sırtındaki çantadan tespih çıkarırken tan
Yel gazel üflüyordu yaprak kıpırdatmadan
Hem de Kudümün ritmi semâ’yı titretirken
Mevlevî âyinleri güfteler üretirken
Günün kızıllığıyla utanırken sol yanı
Kalçasını salladı yerin mavi yorganı
Uykudaki kumları su ile tahrik etti
Kıyıya köpük atan dalgaların sesiyle
Sabah mahmurluğunu atmak istedi kuşlar
Yağmur duası için yükseldi eğik başlar
Yer ve gök arasında büyük takas başladı
Rahmet deposu oldu beyaz bulutun adı
Yaşam bileti kesti kefen gibi kanatlar
Yağmuru yağdırana şükürler etti otlar
Mutluluktan gözleri ağladı çiçeklerin
Süzülen damlaları köklere gönderdiler
Parçalayıp attılar kirli ceketlerini
Parfümlü yağmurlukla örttüler etlerini
Pırıl pırıl parlayan kumaşları giydiler
Aynı koroya mensup dokuz boğum neydiler
Korodan ayrılmış ve ortada tek başına
Olgunlaşmış bir al gül girdi kulluk yaşına
Kesret içinde vahdet kurallarına vâkıf
Yeşil postun üstünde zikirlerle yaşayan
Nârı özünde bulmuş anti sosyal bu çiçek
Son peşrev eşliğinde yemek verince melek
Yeri bilinsin diye kırıntılar atmadan
Dualarını yedi ağız şapırdatmadan
Müjgân Akyüz Dündar
24.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder