30 Mayıs 2021

Mata Hari kimdir hayatı

 İLGİLİ ŞARKI VE ÇEVİRİLERE BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ

Yüzlerce Erkeğin Aşık Olduğu, Ancak Mutluluk Nedir Bilmeyen Casus Mata Hari‘nin Hikayesi

Bundan tam 144 yıl önce, 7 Ağustos 1876 tarihinde 20’nci yüz yılın belki de en gizemli kadını dünyaya geldi… İşte Mata Hari’nin hikayesi.


Onun birçok ismi ve birçok mesleği vardı. Dansçı, hayat kadını, casus, vatan haini olarak biliniyordu, ancak gerçekte kimse bu kadının ne olduğuna dair hiçbir şey bilmiyordu. I. Dünya Savaşı yıllarında, dansçı kimliğiyle Almanya hesabına çalışan casus olarak bilindi hep. Mata Hari’nin yaşamı hiçbir zaman tam olarak çözülemeyen gizemlerle doluydu, bugün bile pek çoğu aydınlığa kavuşturulmuş değil üstelik.


İşte gizemli ve inanılmaz casus Mata Hari’nin hikayesi ve yaşamı hakkında sizi biraz olsun aydınlatacak ilginç bilgiler.

Hollandalı olan Mata Hari’nin asıl adı Margaretha Geertruida Zelle’dir.
Mata Hari 
Mata Hari’nin ismi Malay dilinde şafağın gözü, Hint dilinde şafağın gözbebeği anlamına gelir.

Zamanın yüksek sosyetesinde söylenenlere göre Mata Hari, Hindistan’ın güneyinde, Malabar sahilinde doğmuştu. Babası Brahman sınıfından bir din adamı, annesi de bir rakkaseydi. Kanda-Swany tapınağının mahzenlerinde küçük yaşından itibaren kendisine kutsal danslar ve usuller öğretilmişti.

Bütün Parisliler bu efsaneye az çok inanıyordu. Aslında Mata Hari bile bu iddiaları abartı buluyordu. Yakınlarının söylediğine göre o, 7 Ağustos 1876 tarihinde Hollanda’nın Frise eyaletinin merkezi olan Leuwarden’de doğmuştu, 4 kardeştiler. Babası tanınmış tüccarlardandı; annesi de zengin, güzel ve kibar bir kadındı. Margaretha’nın babasının küçük bir kasketçi dükkanı vardı. Günün birinde iflâs ettiğinden simsarlık yapmaya başlamıştı.

Margaretha zengin çocuklarının gittiği bir okulda eğitim gördü.

Ancak birkaç yıl sonra babası iflas etti ve annesinden ayrıldı. 15 yaşına geldiğinde annesini de kaybetti ve ailesi tamamen dağıldı.

Babası onu vaftiz babasının yanına gönderdi.


Margaretha burada ana okulu öğretmenliği ve çocuk bakıcılığı konusunda eğitim almaya başladı. Ancak kısa süre sonra hiç hoş olmayan bir iş geldi başına, eğitmeni onunla yakınlaşmaya çalıştı. Bunu öğrenen vaftiz babası onu derhal eğitim gördüğü enstitüden aldı ve birkaç ay sonra da amcasının yanına gönderdi.

 
19 yaşındayken, 39 yaşındaki subay Rudolph MacLeod ile evlendi.
Mata Hari ve kocası MacLeod
MacLeod gazeteye verdiği bir ilanla kendisine eş arıyordu ve Margaretha da bağımsızlığını kazanmayı çok istiyordu. Nihayetinde ikili birbiriyle tanıştı ve aradaki büyük yaş farkına rağmen evlenmeye karar verdiler. Esasen ikisi de birbirine aşık değildi, ancak bu evlilik ikisinin de işine gelmişti.

Kısa süre sonra Java Adası’na taşındılar.


Burada bir kızları ve bir oğulları oldu. Buna rağmen evlilikleri büyük bir hayal kırıklığıydı. MacLeod kendisine bir dost edinmişti ve Margaretha da bunu biliyordu. O yıllarda ve yaşadıkları bölgede bu son derece yaygın ve ayıplanmayan bir davranıştı.

Sonunda Margaretha eşinden ayrıldı.

Kendisi için hayal kırıklığı olan evliliğini bitiren Margaretha Hollandalı bir başka subay ile ilişki yaşamaya başladı. Bu sırada Endonezya gelenekleri ve dansları hakkında daha fazla şey öğrenmeye başladı. Kısa süre sonra da yerel bir dans grubuna katıldı ve sahne adı olarak “Şafağın Gözü” anlamına gelen Mata Hari’yi seçti.

Mata Hari’nin Endonezya kökeni…


İnsanların pek çoğu Mata Hari’nin Endonezya kökenleri olduğu konusunda hemfikirdi. Ancak bilim insanları yaptıkları araştırmalarda bunun sadece bir efsaneden ibaret olduğunu ortaya koydular. Mata Hari’yi Endonezya’ya bağlayan hiçbir kanıt bulunamadı.

 
Kocası MacLeod ilişkileri son derece zayıf olsa da Mata Hari ailesine dönmeye ikna oldu.


Casus Mata Hari‘nin Hikayesi

Ancak kocasının sinirli tavırları bununla son bulmadı. Sorunlu evliliğinden kafasını biraz olsun uzaklaştırmak isteyen Mata Hari yerel kültürleri öğrenme konusuna daha çok zaman ayırmaya başladı.

1899 yılında aile trajik bir olay yaşadı ve küçük oğulları hayatını kaybetti.

Tüm aileyi etkileyen bir rahatsızlığın tedavisi sırasında geçirdiği komplikasyonlar küçük çocuğu öldürdü, ancak Jeanne hayata tutundu. Ailenin bir hizmetli tarafından zehirlendiği düşünüldü, bir başka iddiaya göreyse bunu yapan ailenin düşmanlarından biriydi.

4 yıl sonra MacLeod emekli olunca aile Hollanda’ya geri döndü ve çift boşandı.
Mata Hari'nin eşi ve kızı Jeanne
Kızları babasını ziyarete gittiğinde MacLeod kızını geri göndermeyeceğini söyledi. Zelle’nin bunun mücadele edecek gücü yoktu ve durumu kabullendi. Ancak kızları 21 yaşında hayatını kaybetti.

Cebinde 5 kuruş olmayan Mata Paris’e taşındı.
Bir sirkte iş buldu ve Lady MacLeod adıyla at binicisi olarak çalıştı, ancak daha sonra egzotik dansçı olarak çalışmaya karar verdi ve iş aramaya başladı. Bazı araştırmacılar Mata Hari’nin uzaktan bakıldığında bile içini gösteren ince tül, el yapımı bir kıyafetle işini icra ettiğini söylemektedir.



Daha gizemli ve ilgi çekici görünmek için Mata Hari kendisi hakkında bir sürü efsane uydurdu.

Mesela insanlara, kendisinin doğuda bir manastırda yetiştiğini ve dans etmeyi burada öğrendiğini anlatıyordu. Mata Hari sadece Paris’te değil neredeyse tüm Avrupa başkentlerinde hızla meşhur oldu. Gazeteler bu koyu siyah saçlı gizemli kadının bir vahşi hayvan gibi ince, uzun ve kıvrak olduğunu yazıyordu.

İsmi her yerdeydi…


Alametifarikası olan kıyafetiyle çektirdiği fotoğraflarla birlikte Mata Hari adı kurabiye paketlerinin, şekerlemelerin ve hatta posta pullarının üzerindeydi. Yoksul babası kızının hayatını anlatan bir kitap kaleme aldı ve bu kitaptan yüklü miktarda para kazandı. Bu kitap Mata Hari’nin ününe ün kattı.

Her ne kadar son derece başarılı olsa da bir noktada dans kariyerini sonlandırdı ve nüfuzlu kimselere hizmet veren bir hayat kadını oldu.



Çok geç yaşta dans kariyerine başladığı için bunu devam ettirmesi mümkün olmadı. Yaşının getirdiği sıkıntılar yüzünden dans kariyerini noktalamak zorunda kaldı. Erkekleri etkileyen gizemli bir kadındı Mata. Yüksek rütbeli askerler, politikacılar ve kanaat önderleriyle yakın ilişkileri vardı. Aşıkları arasında Giacomo Puccini ve Henri de Rothschild isimlerini saymak mümkün.

Paris ve The Hauge şehirlerinde evleri vardı.

Son derece pahalı hediyeler alıyor olsa da maddi sıkıntılar çekiyordu. Çünkü kazandığı paraların büyük kısmını en büyük tutkusu olan kart oyunlarında kaybediyordu.


Birinci Dünya Savaşı başladığında her şey değişti.

Önceleri sanatçı bir kimliği olduğu düşünülen Mata Hari, savaşın başlamasının ardından baştan çıkarıcı ve tehlikeli biri olarak görülmeye başlandı. Kendisinin pek çok aşığı vardı ve savaşa katılmayan Hollanda vatandaşıydı. Avrupa genelinde çok fazla seyahat eden Mata Hari kısa sürede Alman ve Fransız gizli servislerinin dikkatini çekti.

1916 yılında Rus Yüzbaşı Maslov ile tanıştı ve ona aşık oldu.

Ancak tanışmalarından kısa süre sonra cepheye giden yüzbaşı burada bir gözünü kaybetti. Bazı kaynaklara göre, hayatının aşkını görmesinin tek yolu olduğunu düşündüğü için Mata Hari Almanlara karşı Fransız casusu olmayı kabul etti. Fransız istihbarat görevlileri ona sevdiği adamı görmesinin tek yolunun gerekli bilgileri temin etmesi olduğunu söylerdiler ve ona H-21 kod adını verdiler.

Mata Hari Almanya Prensi Wilhelm’i baştan çıkarmayı ve gerekli bilgileri ondan almayı planladı.


1916 yılının sonunda Prens Wilhelm ile tanışmak için Madrid’e gitti. Ancak bu sırada Fransızlar Mata Hari’nin çift taraflı casus olduğunu öğrendiler. İddialara göre, Alman istihbaratından edindikleri bir bilgi Mata Hari’nin uzun zamandır Almanlar için çalıştığını söylüyordu.

Mata Hari’nin çift taraflı bir ajan olup olmadığı veya Almanların onun bir Fransız ajanı olduğunu anlayıp kendi taraflarına çekmeye çalışıp çalışmadıkları hala tam bilinmiyor. Ne olursa olsun 1917 yılında Mata Hari bir otelde tutuklandı. Alman ajanı olmakla suçlandı ve bunun da cezası kurşuna dizilerek idam edilmesiydi.

Mata Hari Fransa’ya sadık olduğuna dair yeminler etti.

Fransız istihbaratına, “Ben bir hayat kadınıyım evet, ama asla bir ajan değilim. Ben her zaman aşk ve zevk için yaşadım” dediği iddia edilir. Buna rağmen Margaretha Zelle ertesi gün suçlu bulundu. Hücresinde geçirdiği son günlerinde avukatı ondan yetkililere hamile olduğunu söylemesini istemiştir, ancak Mata Hari yalan söylemeye kesinlikle karşı çıkmıştır.


İnfaz edilirken gözlerinin kapatılmasını istememiştir.
İnfazın ardından vücudu Paris’te bir anatomi laboratuvarına verilmiştir.

Ancak 2000 yılında yapılan bir araştırma Mata Hari’den geriye kalanların kaybolduğunu ortaya çıkarmıştır. İddialara göre Mata Hari’den geriye kalanlar 1954 yılında müzenin taşınması sırasında yok olmuştur. İlginçtir ki Mata Hari soruşturma dosyasında bulunan dokümanlar (1275 sayfa), Fransız yetkililer tarafından 2017 yılına kadar, yani infazından 100 yıl sonra dahi, sınıflandırılmamıştır. 

Mata Hari hakkında çok sayıda film, müzikal ve tiyatro oyunu mevcuttur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1=ipegin erkeğe haram olması 2=altının erkeğe haram olması 3=zina yapanın taşlanaraköldürülmesi 4=erkek ve kadinin sunnet edilmesi 5=kabir a...