19 Kasım 2013

ahir zaman ve altin cag






 Abdulaziz Tarhan'dan alıntılanmıştır.



 İslam Topraklarında Yaşananlar Ahir Zaman Alametidir

"Ahir zaman", pek çok insan için tanıdık bir kavram olmayabilir. Bu nedenle öncelikle bu kavramı kısaca açıklamakta yarar var. Ahir zaman, "son dönem" anlamına gelir ve İslam kaynaklarına göre kıyamete yakın bir zamanda, Kuran ahlakının tüm dünya üzerinde hakim olacağı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Önceki dönemlerde yaşanan her türlü sıkıntının yerini bolluk, bereket ve adalet alacaktır. Ahlaksızlıklar, sahtekarlıklar, dejenerasyonun her türlüsü ortadan kalkacaktır. Bu dönem, tüm inanan insanların asırlardır özlemini duydukları, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönem olacaktır.


Peygamberimizin hadislerinde ahir zamanı açıklayan detaylı anlatımlar yer almaktadır. Onun ardından pek çok İslam büyüğü de ahir zaman hakkında çok önemli açıklamalar yapmışlardır. Bu anlatımlara bakıldığında ahir zamanın, dünyanın önce büyük bir bozulma ve karmaşa yaşadığı, ancak sonradan gerçek dinin yaşanmasıyla kurtuluşa kavuştuğu, çok büyük bir bolluk ve bereketin yaşandığı, teknolojinin tüm nimetlerinin insanların hizmetine sunulduğu, bilimde, tıpta çok büyük ilerlemelerin kaydedildiği ve çok üstün bir sanat anlayışının yaşandığı bir dönem olduğu görülür.

Ahir zamanın ilk dönemlerinde, dünya Allah'ı inkar eden birtakım felsefi sistemler nedeniyle dejenere olacaktır. İnsanlık yaratılış amacından uzaklaşacak, bunun sonucunda büyük bir manevi boşluk ve ahlaki bozulma yaşanacaktır. Büyük felaketler birbirini izleyecek, savaşlar, çatışmalar, acılar yaşanacak ve insanlık "Nasıl kurtuluruz?" sorusunun cevabını arayacaktır. İşte İslam topraklarındaki çatışmalar için de aynı şey geçerlidir. Bugün dinini özgürce yaşamak ve ibadetlerini yerine getirmek isteyen Müslümanlar çok büyük bir baskı altında hayatlarını devam ettirmeye çalışmakta, kadınlar, çocuklar, yaşlılar acımasızca katledilmektedir. Müslümanları yıldırmak ve İslam dünyasının büyük bir birlik oluşturmasını engellemek isteyen anti-İslami güçler ise şiddetin dozunu her geçen gün daha da artırmaktadırlar. Ancak bu savaş ve çatışma döneminin ömrü çok kısa olacaktır. Çünkü Allah, ahir zamanın bu büyük karmaşası içindeki insanları kurtaracağını ve onları kutlu bir döneme ulaştıracağını müjdelemektedir.

Hz. İsa'nın tekrar dünyaya gelişiyle başlayacak olan bu dönem Müslümanlar için kışın bittiği, baharın başladığı bir dönem olacaktır. Hadis-i şeriflerde o dönemde "silahların susacağı"nın bildirilmesi, bu devirde yeryüzünün barışla dolacağının müjdesidir. Peygamberimizin ahir zamanda yeryüzünde yaşanacakları müjdeleyen pek çok hadisinden bazıları şu şekildedir:

Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir. 64
Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bırakacak. 65

Hadislerde de bildirildiği gibi Altınçağ'da, önceden aralarında husumet olan halklar arasında çok büyük bir kardeşlik yaşanacak, her türlü kavganın yerini barış, dostluk ve sevgi alacaktır.
Geçmiş Müslümanlar da Benzer Zorluklarla Karşılaşmışlardır
Kitap boyunca Müslüman ülkelerde yaşananları anlatırken Çeçenistan'da doğumevlerinin bombalanması, Bosna'da hamile kadınların vahşice katledilmesi, Filistin'de küçücük çocukların İsrail askerlerince öldürülmesi gibi pek çok işkence türünü detaylı olarak tarif ettik. Ancak unutulmamalıdır ki bu zulümlerin benzerleri, hatta çok daha şiddetlileri geçmişte de pek çok Müslüman topluluğun başına gelmiştir. Geçmişte de inkarcı yöneticiler ya da kavimlerin önde gelenleri peygamberlere ve iman eden topluluklara acımasız işkenceler uygulamış, savunmasız insanları topraklarından sürmüş ve türlü tuzaklarla onları baskı altında tutmaya çalışmışlardır. Bunun en açık örneklerinden biri –kitap boyunca da vurguladığımız gibi- Firavun'dur. Firavun çok ihtişamlı bir zenginlik ve bolluk içinde yaşarken, dönemin Müslümanları olan İsrailoğullarına çok büyük eziyetler yapmış, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmıştır. Allah onun İsrailoğullarına yaptığı zulmü şu şekilde tarif eder:

Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (Bakara Suresi, 49)

Ancak ayette çok önemli bir sırra da işaret edilmektedir. Firavun'un yaptığı zulüm iman edenler için Allah'tan bir deneme, bir imtihan vesilesidir. Aynı şekilde bugün de dünyanın dört bir yanında zulüm gören Müslümanlar Allah tarafından bir denemeye tabi tutulmaktadırlar. Bu dünyaya Allah'ın rızasını kazanmak ve O'nun sonsuz cennet nimetlerine kavuşmak için gelen, bu yönde canla başla çaba harcayan bir Müslüman için tüm bu denemeler ahiret yurdu için bir azık niteliğindedir. Sonsuz cennet nimetlerinin yanında çok kısa bir süre olan dünya hayatı boyunca yaşananlar iman edenler için bir ecirdir ve Allah katında inşallah çok üstün bir karşılığı olacaktır. Geçmişte pek çok Müslüman topluluğun başına benzer sıkıntıların gelmiş olması da iman edenler için bir ölçüdür. Allah Bakara Suresi'nde şu şekilde bildirir:

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

Ayette de dikkat çekildiği gibi zorluk ve sıkıntı her dönemde iman edenler için bir deneme olmuş, ancak her zaman Allah kullarına yardım etmiştir. Üstelik ayette de bildirildiği gibi bu yardım her zaman çok yakın olmuştur.

İslam Ahlakının Tüm Dünyada Hakim Olması,
Yaşanan Zulümlerin de Sonu Olacaktır

Kuran'da İslam ahlakının dünya hakimiyetine işaret eden pek çok ayet bulunmaktadır. Bu ayetler Peygamberimizin Altınçağ'ı tarif eden haberleriyle çok büyük paralellikler göstermektedir. Böyle bir olay bugüne kadar gerçekleşmediğine göre, Kuran ayetlerinde haber verilen geniş çaplı hakimiyetin, Peygamberimizin haber verdiği ahir zamana işaret ettiği de son derece açıktır. Kuran ahlakına sahip kulların güç ve iktidar sahibi kılınmasıyla ilgili ayetlerden bazıları şunlardır:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Allah, yazmıştır: "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saf Suresi, 8-9)

Allah'a hiçbir ţeyi ortak koşmaksızın, katıksızca iman edenlerin yeryüzüne mirasçı kılınacakları da Kuran'ın pek çok ayetinde müjdelenen ilahi bir kanundur:

Andolsun, biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Şüphesiz Arz'a salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)
"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)." (peygamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)
Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)



Altınçağ'da Görülmemiş Bir Bolluk Olacaktır

Altınçağ barış ve güvenliğin yanı sıra, ürünlerde ve mallarda çok büyük bolluk ve bereketin yaşandığı bir dönem olacaktır. Bu dönemde ihtiyacı olana istediğinden kat kat daha fazlası verilecek, en ufak bir sıkıntı, yokluk, açlık yaşanmayacaktır. İman eden, Allah yolunda hizmet eden kişilerin bu uğurda yaptıkları her türlü güzelliğin karşılığı hem dünyada, hem de ahirette eksiksiz olarak verilecektir. Hayatın her anında yaşanan bolluk ve bereket, İslam ahlakını yaşayan müminlere Allah'ın verdiği bir güzellik olacaktır. Her yaptıkları iş onlara büyük bir zenginlik olarak geri dönecektir. Allah, bir ayetinde Müslümanların Kendi rızası için mallarından infak ettiklerinde karşılık olarak bulacakları bereketi şu şekilde belirtir:

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi, 261)

Bu dönemde ürünlerde ve mallarda o zamana kadar görülmemiţ bir bolluk olacağı, bu ürünlerin sayılıp, ölçülmeden her isteyene dağıtılacağı pek çok hadis-i şerifte de bildirilmektedir:

Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)tır. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır.66
…Gökyüzü yağmurundan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak. Yeryüzü ve bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir.67
… Arz, içerisinde gizlediği bütün zenginliklerini, altından ve gümüşten sütunlar halinde dışarı atacak. 68

Kuran ahlakının hakim olduğu dönemde toplumun her kesiminde gerçek anlamda adalet, huzur ve güven dolu bir ortam olacaktır. Yaşanan bu adalet dolu ortamın bir sonucu olarak insanlar hiçbir sahtekarlığa, kötülüğe, haram fiillere de yanaşmayacaklardır. Çok büyük bir huzur ve güven sağlanacaktır. Ahir zamanda yaşanacak olan adalet dolu ortamdan hadislerde şu şekilde bahsedilmektedir:

… Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur.69
Adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.70



Altınçağ ile Müjdelenmek

Bu dönem Peygamber Efendimizin müjdelediği gibi cennetin küçük bir modeli ve müjdesidir, Allah'ın müminlere bir lütfudur. Bolluğuyla, bereketiyle, insanlara sağlayacağı her türlü konforuyla ve huzur dolu ortamıyla her Müslümanın ulaşmak isteyeceği bir dönem, hayatını Allah yoluna adayan inançlı kullar için dünya hayatında çok üstün bir mükafattır. Bu güzel dönemle müjdelenmek de kuşkusuz tüm Müslümanlar için çok büyük bir şereftir.
Ancak bu ţerefle birlikte bir sorumluluk da gelmektedir. Madem devir ahir zamandır, o zaman her Müslümanın ahir zamanın olağanüstü şartlarında fikren mücadele edebilecek olgunluk ve kararlılıkta olması gerekir. Mazlum Müslümanların durumu bize bunu her gün hatırlatmaktadır. Masum ve savunmasız insanlar ellerindeki kısıtlı imkanlarla gözü dönmüş katillerin silahlarından çıkan kurşunlara hedef olurken, mülteci kamplarında milyonlarca insan açlık ve sefalet içinde yaşarken, pek çok Müslüman türlü işkencelere ve kötü muamelelere maruz kalırken vicdanlı insanların bunları görmezlikten gelmesi mümkün değildir.

İnsanların "Ben ne yapabilirim ki?" diye düşünmesi de yanlıştır. Unutulmamalıdır ki, yeryüzündeki bozgunculuğun temeli dinsizliktir ve dinsizliğe karşı fikri mücadele yapmaya herkesin imkanı vardır. İnsanlara Allah'ın varlığını anlatmak, Allah korkusunu öğretmek, hesap gününde yaşanacakları hatırlatmak ve dünyada bulunuş amacımızı tebliğ etmek, bu acımasızlıkların son bulması için atılmış önemli adımlardır. Çünkü Kuran ahlakının emrettiği adalet, yardımlaşma, merhamet, sevgi, şefkat, fedakarlık, affedicilik gibi özellikler yeryüzüne hakim olursa, bunun sonucunda adaletli, barış dolu ve güvenli bir ortam doğal olarak oluşacaktır. Vicdanlı insanların birlik halinde yürütecekleri bir çabanın başarıya ulaşmaması mümkün değildir.

Dinsizliğin yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmaya, bunun yerine dinin güzelliklerini tesis etmeye yönelik her çaba, aynı zamanda çağımızın Müslümanlarına yapılmış bir yardımdır. Barışı, uzlaşmayı, sevgiyi, şefkati temel alan bu mücadele, insanların vicdanlarını harekete geçirecek ve mazlum insanların zulüm görmelerini engelleyecektir. Böyle bir mücadelenin varacağı sonucu ise Allah, Enbiya Suresi'nde bizlere şöyle müjdelemiştir:

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Vurgulanması gereken bir diğer önemli nokta ise kitap boyunca yaşadıkları zorlukları anlattığımız ülkelerin büyük bir çoğunluğunun geçmişte Müslüman imparatorlukların bayrakları altında huzuru ve istikrarı tatmış olmalarıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin mirasçısı olduğu Osmanlı İmparatorluğu, asırlar boyunca tüm dünyaya nizam vermiş, Müslüman devletleri bayrağı altında toplamış bir cihan devleti olmuştur. Bugün de Osmanlı mirasının varisi olan Türkiye Cumhuriyeti, tüm dünya Müslümanları için çok büyük bir önem taşımaktadır. Dünyanın etnik ve dini çeşitliliği bakımından en geniş yelpazesine ve idaresi en güç bölgelerine nizam vermiş olan Müslüman Türk Milleti, bugün de tüm dünya Müslümanlarını aynı ulvi hedefin etrafında birleştirmeye, bu tarihi görevi üstlenmeye hazırdır.
Türk Milleti geçmişte olduğu gibi, bu kutlu dönemde de tüm dünya insanlarının özlemini çektiği barış ve güvenlik ortamını oluşturmada öncü rol oynayacak ve önümüzdeki dönem tüm Müslümanlar için çok aydınlık bir çağ olacaktır.
Beklenen bahar, Allah'ın izniyle, çok yakındır.

 Notlar:
64- Sahih-i Müslim, 1/136
65- Sünen-i İbni Mace, 10/334
66- Sünen-i İbni Mace, 10-347/ Ramuz el Ahadis, s. 508/ İbni Mace-Tabaranai'nin Kebiri 67- Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 437
68- Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir zaman Alametleri, s. 464
69- Süneni-i Ebu Davut, 5/93
70- El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1=ipegin erkeğe haram olması 2=altının erkeğe haram olması 3=zina yapanın taşlanaraköldürülmesi 4=erkek ve kadinin sunnet edilmesi 5=kabir a...