29 Eylül 2013

Fikralar


İsraf
Temel bir gün bakkala gitmiş ve doksan dokuz tane ekmek istemiş. Bakkal:
- Yüz tane olsa olmaz mı?..
diye sorunca Temel yanıtlamış:
- Ula kim yiyecek o kadar ekmeği?

2x2
İlkokulda öğretmen Temel'e sormuş:
- 2 kere 2 kaç eder?
Temel düşünmüş ve cevap vermiş:
- 10 eder...
Öğretmen kızmış:
- Amma yaptın ha Temel... 2 kere 2, 4; pilemedun 5. Nerden 10 edecek?


Saymanın Önemi
Filozof Temel yine formundadır:
- İnsanlar üçe ayrılır: Saymasını bilenler ve bilmeyenler...

Millet ve Medeniyet
Uluslararası bir konferansa Temel de katılır. Konferansta Alman bir profesör:
- Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda yirmi beş metre aşağı indik ve telefon tellerine rastladık. Bu da gösteriyor ki atalarımız yüzyıllar önce telefon kullanıyorlardı...
der ve alkışlar arasında iner kürsüden. Buna içerleyen Temel kürsüye gelr ve şöyle der:
- Biz de benzer bir araştırmayla elli metre aşağıya kadar kazdık ve fakat hiçbir tele rastlamadık. Bu da gösteriyor ki atalarımız bundan yüzyıllar önce cep telefonu kullanıyorlardı...

Kaynama Noktası
Temel Anadolu Lisesi sınavına hazırlanmakta olan oğlu Dursun'a sormuş:
- Söyle pakayum Tursun, su kaç terecede kaynayi?
Dursun biraz düşündükten sonra yanıtlamış:
- Toksan terecede...
Bunun üzerine Temel oğluna yeni birşey öğretme hazzıyla düzeltmiş cevabı:
- Pilemedun, toksan terecede tik açı kaynayi...

Deney
Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir kimyacıyı bir ay süreliğine ayrı ayrı odalara kapatmışlar. Odalarda kilitli bir buzdolabı ve çeşitli araç gereç varmış. Bir ay sonunda odaların kapılarını açıp bakmışlar. Fizikçi mekanik bir makine yaparak buzdolabının kapısını kırmış ve karnını doyurmuş. Kimyacı çeşitli elementleri karıştırarak bir sıvı yapıp buzdolabının kapısını eritmiş. Son olarak matematikçinin odasına girmişler. Matematikçinin kurumuş cesedi duvara dayanmış bir halde yerde kanla şunlar yazılıymış:
Teorem: Buzdolabını açamazsam ölürüm.
İspat: Buzdolabını açtığımı varsayalım...

Miras Taksimi
Zengin bir köy ağası vefat eder. Vasiyeti açılır. Mallarının yarısını büyük oğluna, dörtte birini ortanca oğluna ve beşte birini küçük oğluna bırakmıştır. Bütün mallar paylaşılır ancak geriye on dokuz at kalmıştır. 19'u ne ikiye, ne dörde, ne de beşe bölmek mümkündür. Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. Adam da onlara yardımcı olabileceğini söyler. Der ki:
- Benim de bir atım var. Alın bunu size veriyorum. Oldu mu yirmi at? Yarısını sen al bakalım, on tane. Dörtte birini de ortanca kardeşin alsın, beş tane. Beşte birini de yani dört tanesini de en küçüğünüze verelim. On, beş daha onbeş. Dört daha ondokuz. Verin bakalım benim düldülü geriye.

Türev
Günün birinde birkaç fonksiyon bir kafede oturmuş, sıfıra ne kadar hızla yakınsadıkları gibi konular üzerinde tartışıyorlarmış. Derken içlerinden biri kapıya bakarak aniden bağırmış "Dikkat türev geliyor!". Hepsi apar topar sandalyelerinin altına saklanmışlar, ancak ex hiç istifini bozmamış. Türev ağır adımlarla içeri girmiş ve tek başına oturan fonksiyonu görüp "sen benden korkmuyor musun?" demiş. Hayır, ben ex'im diye yanıtlamış kendine güvenen bir tavırla. "Yaa" demiş türev. "Peki benim x'e göre türev alacağımı kim söyledi?"

Uçak Yolculuğu
İki matematikçi bir uçak seyahatine başlarlar. Havalandıktan bir saat sonra bir anons duyulur:
- Sayın yolcularımız. Uçağımızın dört motorundan biri arızalanmıştır. Endişe etmeyiniz. Üç motorla uçuşu tamamlayabiliriz. Fakat beş saat sürecek yolculuğumuz yedi saate uzamıştır.
Yola devam ederler. Kısa bir süre sonra yeni bir anons duyulur:
- Sayın yolcularımız. Uçağımızın sağlam olan üç motorundan biri arızalanmıştır. Endişe etmeyiniz. İki motorla uçuşu tamamlayabiliriz. Fakat yolculuğumuz on saate uzamıştır.
Derken az bir vakit sonra üçüncü anons:
- Sayın yolcularımız. Motorlarımızdan biri daha arızalanmıştır. Fakat paniğe kapılmayınız. Tek motorla da uçuşu tamamlayabiliriz. Ancak yolculuğumuz on sekiz saate uzamıştır.
Bu son anons üzerine matematikçilerden biri şöyle der:
- Umarım bu son motor da arızalanmaz. Yoksa sonsuza kadar burada kalacağız.

İddia
İki matematikçi aralarında tartışmaktadır. Bunlardan biri aslında matematiği herkesin az-çok bildiğini iddia ederken, diğeri de öyle olmayıp sadece eğitimini almış insanların bildiğini savunmaktadır. Sonunda bu meseleyi tartışarak halledemeyeceklerinin farkına varırlar ve teklifte bulunur herkesin bildiğini iddia eden:
- Şurada bir restoran var. Girelim oraya ve oradaki garson kıza x'in integralini soralım. Kabul ediyor musun?
Diğeri hemen kabul eder. Öyle ya, x'in integralini bilen kaç tane garson kız vardır ki? Ne var ki, bu tartışmayı planlamış bulunan diğeri daha önceden garson kıza gidip, ona bir miktar karşılık önererek kendisine sorulacak olan soruya x2/2 cevabı vermesi hususunda anlaşmıştır. Neyse, gelirler restorana ve o kızı görüp yanına gelirler. Kıza:
- Afedersiniz, size bir soru sorabilir miyiz?
derler. Kız kabul edince de soruyu sorarlar. Garson kız pek fazla düşünmeden:
- x2/2
diye cevap verir. Biri kazanmanın sevinci, biri de kaybetmenin hüznüyle teşekkür ederek ayrılırlarken garson kız arkadan seslenir:
- Bir de C sabiti var...

Matematikçi
Balonla seyehat etmekte olan bir grup yolunu kaybeder ve biraz alçalarak aşağıdaki kişiye yaklaşırlar. İçlerinden biri aşağıya bağırır:
- Heyyy!.. Şu anda nerdeyiz?..
Aşağıdaki şahıs onlara şöyle bir bakar ve biraz düşünüp dalgın dalgın cevap verir:
- Bir balonun içinde ve oldukça alçaktasınız...
Balondaki adam doğrulur ve arkadaşlarına:
- Biliyor musunuz bu adam matematikçi.
der. Bunun üzerine balondaki diğer şahıslar bunu nerden anladığını sorduklarında şöyle yanıtlar:
- Birincisi, çok düşündü, ikincisi söylediği şey kesin olarak doğru... Üçüncüsü, bir işe yaramıyor...

Yardım Talebi
Çocuk babasından matematik ödevini yapmasına yardım etmesini ister ve
- Doğru olmaz oğlum.
cevabını alır fakat o ısrarlıdır:
- En azından dene baba...

Yazı - Tura
Bir matematik öğrencisi finale çalışamamıştır ve sınava girdiğinde bakar ki sorular doğru/yanlış tipinde. Ne yapacağı bellidir. Çıkarır bir bozuk para ve yazı-tura atarak imtihanı cevaplandırmaya başlar. Gözetmen de bir yandan takip etmektedir onu. Bu şekilde iki saat geçer. Herkes sınıfı terketmiştir fakat o hala yazı tura atmaktadır. Gözetmen dayanamaz ve gelip sorar:
- Sınava çalışmadığın ortada. Kitapçığı bile açmadın ve yazı-tura atarak cevaplandırıyorsun. Peki seni bu kadar uzun süre meşgul eden nedir?
Öğrenci hiç istifini bozmaz ve bozuk parayı fırlatmaya devam eder:
- Şşşt, cevapları kontrol ediyorum.

Çifte Olumlama
Ünlü bir filozof dilbilim üzerine bir konuşma yapıyordu. Çifte olumsuzlamanın bazı dillerde olumlu bir anlamı varken bazılarında olumsuz bir anlam yol açtığını henüz belirtmiş ve fakat çifte olumlamanın hiçbir dilde olumsuz bir anlam ortaya çıkartmadığını anlatmaya başlamıştı ki arkalardan onu dinlemeye gelmiş ünlü bir matematikçinin sesi duyuldu:
- Tabi, tabi!..

Ters Mantık
Temel coğrafya öğretmenine sorar:
- İstanbul'dan Ankara'ya uzaklık kaç kilometre?..
- 450...
diye yanıtlar öğretmeni. Temel bunun üzerine:
- Peki Ankara'dan İstanbul'a uzaklık kaç kilometre?.. diye sorduğunda öğretmen hiç düşünmeden:
- Aynı uzaklık, 450...
diye cevapladığında Temel biraz duraklar ve itiraz eder:
- Öyle olmayabilir, mesela Ramazan Bayramı'ndan Kurban Bayramı'na iki, Kurban Bayramı'ndan Ramazan Bayramı'na ise on ay var...

Para Üstü
Adamın biri kafeye gelir ve bir kola içer. Garson hesabı almaya geldiğinde fiyatı sorar. Kola fiyatının 260.000 lira olduğunu öğrenir ve yirmi altı tane on bin liralık demir parayı üstüste dizer. Garson tam parayı alacakken, bir vuruşta hepsini yere saçar. Bir şey diyemeyen garson içinden söylene söylene paraları toplamaya başlar. Ertesi gün aynı adam, aynı garsondan bir kola ister. Hesabı öderken aynı şekilde yirmi altı tane on bin liralık demir parayı üstüste dizer. Garson tam parayı alacakken, yüne bir vuruşta hepsini yere saçar. Garson çok sinirlenir fakat bir şey diyemez ve paraları toplamaya başlar. Bir sonraki gün aynı adam aynı kafeye tekrar gelir ve yine bir kola içer. Fiyatı sorar garsona. Neler olacağını bilen garson bezgin bir şekilde:
- 260.000 TL. diye cevap verir.
O da ne?.. Adam cebinden bir beş yüz binlik çıkarıp uzatır garsona. Garson büyük bir keyifle yirmi dört tane on binliği üstüste dizer ve tam adam alacakken öncekilerden çok daha kuvvetli bir vuruşla paraları kafenin içine saçar. Adam hiç istifini bozmaz. Cebinden iki tane daha on binlik çıkarıp atar diğer paraların arasına:
- Boşver... Bir kola daha ver bana...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1=ipegin erkeğe haram olması 2=altının erkeğe haram olması 3=zina yapanın taşlanaraköldürülmesi 4=erkek ve kadinin sunnet edilmesi 5=kabir a...