28 Nisan 2011

Bursa’da Zaman Şiir Tahlili

 BURSA’DA ZAMAN


Bursa’da bir eski cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdıyan su;

Orhan zamanından kalma bir duvar…

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinde gülüyor bana derinden.

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarîlerin en ilâhisi.



Bir zafer müjdesi burda her isim:

Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim

Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın

Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.

Güvercin bakışlı sessizlik bile

Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.

Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,


Muradiye, sabrın acı meyvası,

Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,

Türbeler, camiler, eski bahçeler,

Şanlı hikâyesi binlerce erin

Sesi nabzım olmuş hengâmelerin

Nakleder yâdını gelen geçene.



Bu hayâle uyur Bursa her gece,

Her şafak onunla uyanır, güler

Gümüş aydınlıkta serviler, güller

Serin hülyasıyla çeşmelerinin.

Başındayım sanki bir mucizenin,

Su sesi ve kanat şakırtılarından

Billûr bir âvize Bursa’da zaman.



Yeşil türbesini gezdik dün akşam,

Duyduk bir musikî gibi zamandan

Çinilere sinmiş Kur’an sesini.

Fetih günlerinin saf neşesini

Aydınlanmış buldum tebessümünle.



İsterdim bu eski yerde seninle

Başbaşa uyumak son uykumuzu,

Bu hayâl içinde… Ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,

Havayı dolduran uhrevî âhenk..

Bir ilâh uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı ebediyette,

Belki de rüyâsı bu cetlerin,

Beyaz bahçesinde su seslerinin.


Ahmet Hamdi TANPINAR      


Şairin düz yazılarında olduğu gibi bu şiirinde de uzun cümleler vardır. İlk dört mısra uzun bir cümlenin öznesidir.


Şair bir cami avlusunu tasvir ederek başlıyor şiire. Bu ressamlara ait bir özelliktir. Fotoğraf her şeyi içine alırken ressam şekil ve renkleri kendi algısına göre verir. Şair bir ressam gibi kendi bakış açısına göre nesneleri kullanır. Şair başlangıçta objektiftir. Şiirin bütününde objektif anlatım söz konusudur. Şiirin başındaki kafiyelere dikkat etmek gerekir: Avlusu, su. Kafiye düzeni bakımından mesneviye benzemektedir. Gün, hüzün, duvar, çınar birer isimdir. Şairler için mısra sonlarında isimleri denk getirmek zor bir iştir. Şair, şiir boyunca isimlerle kafiye yapar. Şadırvan, Orhan, zaman, şakırdayan kelimeleri kafiye hissi uyandırır. “s” ünsüzü yan yana gelmiş ve bir su hissi uyandırmıştır. 5.mısrada sübjektiflik başlar. İhtiyar çınar zamanı, zamanın geçişini, huzur verici bir zamanı anlatır. Eski cami avlusu, şadırvan, Orhan ve bir duvar ile ihtiyar çınar bize kuvvetle geçmişi, tarihi hatırlatıyor. Su, çınar ağacının bol yeşilliği gibi sözler Bursa’nın tabiatını anlatır. Şairin kendisi de oradadır. Tarih, mimari, tabiat ve insan bir arada anlatılıyor. Dünya edebiyatında tasvirler için “tasvir, şiirde olduğu gibi hikâye ve romanda tenkitçiler mekânda insan olduğu takdirde tasvir anlam kazanır” denir. Mekâna hayat duygusu katılınca daha tabii olur. Şiirin ilk yarısında şairin kendisi vardır. İkinci yarısında şair ve sevgilisi vardır. Bursa tasviri içine insan kattığı için daha anlamlıdır. Bu şiirde anlatılan temlerden biri de tarihtir. Şair Türk dünyasının parlak yönlerine telmih yapıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu mısralarda anlattığı düşünceleri Yahya Kemal birçok şiirine temel yapmıştır. Tanpınar, Yahya Kemal’i geçemeyeceğini düşünüp tarihi şiirler yazmayı sürdürmemiştir. Rüya kelimesi Tanpınar’ın hem şiirlerinde hem de nesirlerinde en çok kullandığı kelimelerden biridir. Şair tabiatı ve tarihi ögeleri “gülüyor” diyerek kişileştirmiştir ve kapalı istiare yapmıştır. Yüzlerce çeşmeden bahseden şair Bursa’nın suyu bol bir şehir olduğunu belirtmiştir. Biz de çeşmeler hayır maksadıyla yapılır. Bu ecdadımızın diğerkâmlığını gösterir. Bunlar eskinin estetik duygusunu da gösterir.


“Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim hala bu taşlarda gülen rüyanın, geçmiş zamanın sihrini yaşıyor.” Burada ifade edilen taş tarihi yapıların duvarlarına işlenen taştır. Taşlar geçmiş zamandan kaldıkları için maziyi hatırlatıyor. Mazi, güzelliklerin, zaferlerin, ihtişamın bulunduğu zaman parçasıdır. Şair, taşlardan hareket ederek ve bugünden geriye giderek maziye gidiyor. Bir başka ifadeyle görünenden hareketle artık görünmeyeni ifade ediyor. Gün, saat, mevsim astronomik zamandır Mehmet Kaplan’ın deyimiyle. Tanpınar’a göre Bursa’da farklı zamanlar maziye dair farklı şeyler hatırlatıyor. Değişen mekan şairde geçmişe dair farklı çağrışımlar yaratır.


“Gümüşlü, bir fecrin zafer aynası; Muradiye, sabrın acı meyvası; ömrünün timsali beyaz Nilifer; türbeler, camiler, eski bahçeler, binlerce erin şanlı hikayesi, sesi nabzım olmuş hengamelerin yadını gelip geçene nakleder.” Gümüşlü, Osman Gazi’nin yattığı yerin adıdır. “Bir fecrin zafer aynası” tamlaması yapının renginin beyaz olduğunu gösterir. Zafer ise Bursa’nın fethini anlatır.


Muradiye, II. Murat zamanında yaptırılmış bir camidir. Büyük yapıları yaparken sabır gerekir. İşte “sabrın acı meyvesi” bunu anlatır. İktidar her zaman için ateşten gömlektir. “Hengameler” derken şair tarihin sıkıntılara, ıstıraplara, çatışmalara konu olmuş olaylarını kast eder. Nabız, hala yaşamakta olmanın ifadesidir ve bugünün karşılığıdır. Yani şair: “Düne bakarak bugün nasıl yaşayacağımı belirlemek istiyorum.” Der. Tanpınar, tarihten, fikirden önce duygu, his alıyor. O duygular da yarını belirliyor. Tarih, batıda her an yeniden yaşanan bir olgudur. Tarih, Tevfik Fikret’e göre “Kufre-i Nisyan” (unutulmuşluk Çukuru) dır. Bazıları ise tarihi mezarlık edebiyatı olarak ifade ederler.


“Sanki bir mucizenin başındayım, Bursa’da zaman su sesi ve kanat şakırtısından billur bir avizedir.” Su sesi ve kanat şakırtısı şaire göre kendi hayallerini kurmak için harikulade bir ortam  olarak görülüyor. Bunlar şiirin en orijinal tamlamalarındandır. Bursa bir avizeye benzetiliyor. Tarihi Bursa, Uludağ’ın eteklerindedir. Şiirin ikinci bölümünde şair dış mekandan iç mekana geçiyor.


1=ipegin erkeğe haram olması 2=altının erkeğe haram olması 3=zina yapanın taşlanaraköldürülmesi 4=erkek ve kadinin sunnet edilmesi 5=kabir a...